.jpg)

Hilye-i Şerif
Rasûlullah'ın yüce sıfatlarını anlatan manzûm veya nesir halindeki yazılara Hilye-i Saadet veya Hilye-i Şerif denilir.Hilye-i Şerif okumadan ve bakıp yüzüne sürmeden evvel üç defa salavat-ı şerif okunması uygun olur.
Hilye-i Şerif'in Faziletleri
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dünyadan ahirete göç edecekleri zaman ashab-ı kiram ''Ya Resulallah'Senden sonraya kalıp da cemalini göremezsek halimiz nice olur?'' diye ağlaştılar.Sonra kızı Hz.Fatıma boynuna sarılıp ''Ey Babacığım! Senin cemalini cemalini göremeyeceğiz halimiz nice olur''diye ağladı.O zaman Resullullah Efendimiz şu sözleri söyledi:''Ey kızım Fatıma,ashablarım geliniz.Size vücudumun cevmini yazdırayım.Beni görmek istediğiniz vakit okuyup yüzünüze sürün,hemen beni görmüş gibi olursunuz.Ben dahi sizden razı olurum.
Her kim ümmetimden olup da beni görmek istediği vakit okuyup yüzüne sürerse cehennem ona haram olur.
Her kim onları yükseğe kaldırıp bakarsa ve bana muhabbetle bağlanırsa Allahu Teala ona cehennemi haram kılar,o kişi kabir azabından emin olur.
Mahşer günü çıplak olarak haşre girmez,sırat köprüsünü yıldırım gibi geçer ve benimle birlikte cehennete girer.O kişi yönetici ise muradına erer.
Allahu Teala ona düşmanlarına karşı yardım eder.Butün şeytanların şerrinden korur.Her korkusundan emin olur.Her kim bunları yanında taşırsa Allahu Teala And cennetlerini ona konak yapar.
Ulemanın beyanına göre içinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in cemal-i şerifi bulunan eve felaket uğramaz,şeytan ve fakirlik girmez,ateşte yanmaz.
Üzerinde taşıyan kişi her türlü müsibetten korunur.
Ömür ve devleti uzun olur.
Ahiret belalarından emin olur.Her ne niyetle kırk gün okursa muradı hasıl olur.
Ölümden sonra kefenine koyduan kabir azabı görmez.Yetmiş melek ona dua ve istiğfar eder.

Uzuna yakın orta boylu, iri kemikli, iri yapılı, güçlü kuvvetli ve yakışıklı bir insandı.
Cildi yumuşak, teni kırmızıya çalan beyazdı.
Kirpikleri siyah ve uzundu.
Gözleri kara ve büyükçe idi.
İki kaşının arası açık, fakat kaşları birbirine yakındı.
Saçları ne dümdüz ne de kıvırcıktı.
Sakalı sık ve bir tutamdı.
Büyük başlı ve hilâl kaşlıydı.
Alnı yüksek, burnu çekme, boynu uzun, göğsü genişti.
Karnı ile göğsü bir idi, şişman değildi. Zayıf da değildi, sıkı etliydi.
Ayaklarının altı çukur idi; düz taban değildi.
Gözleri uzağı görür, kulakları uzaktan ses alırdı.
Ağızları genişçe idi.
Dişleri sıktı.
Yüzünün bütün çizgileri görünürdü.
Omuzları etli, omuz kemikleri enliydi.


Peygamberimiz Efendimiz, orta boylu idi, fakat uzuna daha yakındı.
Beyaz tenli idi.
Sakal kılları siyahtı.
Dişleri çok güzeldi.
Gözlerinin kirpikleri sık ve uzundu.
İki omuz arası genişti.
Yanakları ne şişkin ne de çöküktü.
Ayağının bütünüyle yere basardı.
Bütün vücuduyla öne döner ve bütün vücuduyla arkaya dönerdi.
Ne O'ndan önce ve ne de O'ndan sonra güzellikte O'nun gibisini görmedim.


Ben mehtaplı bir gecede Peygamber Aleyhisselam'ı gördüm. Üzerinde bir cübbe vardı. Rasulüllah'ın nurlu yüzü ile ay'ın yüzünden hangisinin daha güzel olduğunu tesbit etmek maksadıyla önce Allah'ın Rasû»lünün yüzüne baktım; daha sonra da ay'ın yüzüne baktım. VAllahi bana göre, Peygamberimiz Efendimizin o mübârek yüzleri Ay'dan çok daha güzeldi.


Peygamberimiz Efendimiz aleyhissalât-ü vesselâm orta boylu idi.
İki omuzlarının arası genişçe idi.
Mübarek başlarından omuzlarına doğru uzanan saçları, kulak yumuşağına kadar inerdi.
Peygamber Aleyhisselam aleyhissalât-ü vesselâm o kadar güzeldi ki, ben ondan daha güzel bir kimse görmedim.